30 Mart 2024 tarihinde yapılan UFC Fight Night etkinliğinde uzun bir zaman sonra kafese Türkiye’yi temsil eden bir dövüşçü girdi ve kafesten galibiyetle ayrıldı. Önce hep beraber dövüşçümüz İbo Aslan’ı biraz tanıyalım, ardından da maçın analizini yapalım.
İbo, UFC’ye 15 Ağustos 2023’te yapılan Dana White’s Contender Series isimli UFC’nin giriş kapısı niteliğinde bir dövüş etkinliğinde aldığı galibiyet ile girmeye hak kazandı. Aldığı galibiyet sonrası UFC sözleşmesini imzaladı ve UFC’ye giren 3. Türk dövüşçü (1. Alptekin Özkılıç, 2. Gökhan Saki) oldu. İbo, şimdiye kadar aldığı bütün profesyonel MMA galibiyetlerini Nakavt veya Teknik Nakavt ile alan ve bu maça kadar 12/1 karneye sahip bir dövüşçüydü. Aldığı tek mağlubiyeti ise Brave CF’de Anton Turkalj’e karşı pes ederek almıştı. İbo bu maçı maça az bir zaman kala kabul etmiş ve çok fazla kilo keserek dövüşmek zorunda bırakılmıştı. Onu yenen rakibi Anton da şimdi UFC’deydi ve Dana White da bu fırsatı değerlendirerek İbo’ya ilk maçında Anton’u vermişti, yani aslında İbo’nun UFC’deki ilk maçı bir intikam maçıydı. İbo hem UFC için Türkiye pazarına açılan bir kapı olduğundan hem bitirici bir dövüşçü olduğundan hem de bir intikam maçına çıkacağından Dana White’ın desteğini alan ve yükselme potansiyeli çok büyük olan bir isim, bu yüzden de maçı kazanmasının önemi büyüktü. Aynı zamanda Anton da UFC’ye girdiğinden beri yenilen, son 3 maçı da yenilgi olan bir dövüşçü olduğundan kaybederse UFC’den atılma riski taşıyordu.
Maç gecesi İbo vs Anton maçından önceki maç ani bir şekilde iptal oldu ve bu sebeple dövüşçüler ısınmadan kafese girmek durumunda kaldılar. 3 rauntluk maçın ilk raundu hızlı başladı ve iki dövüşçü de birbirleriyle kırışmaktan korkmadan birbirlerine saldırdılar. İbo genel olarak ellerini kullanan, sert yumruklar atan bir dövüşçü ve maç boyu Anton’u yıkacak yumrukları aradı. Tekmelerini efektif bir şekilde kullanamadı ve birkaç yerde savruldu. Dövüş sırasında İbo’nu köşesinden Türkçe komutlar duymak da bizi epey mutlu etti tabi. İkinci raundun başlarında İbo kasığına bir tekme yedi ve maç durdu. Aynı zamanda bir gözü de yavaş yavaş kapanıyordu ki bunlar bir dövüşçünün hem psikolojisini hem de kondisyonunu büyük ölçüde etkileyen faktörlerdir. İbo bir sürü sert vuruş çıkartsa da Anton bir türlü yıkılmıyor ve kondisyon olarak da önde olan taraf olduğundan baskıyı artırıyordu. Ara ara İbo’ya takedown deniyor ve yere alamıyordu ama bunları savunmak da yine İbo’nun yorulmasına sebep oluyordu. 3. rauntta İbo’nun gözü neredeyse kapanmış ve kondisyonu da baya azalmıştı, ikisi de iyice savruk dövüşmeye başlamışlardı. Maç ortada ilerliyordu ve puana giderse kimin kazanacağı net değildi, bize bir nakavt gerekiyordu. Yine bir kırışma esnasında Anton İbo’nun üzerine direkt yumruklarla giderken İbo geri adımlayarak sağ overhandi Anton’a temiz bir şekilde indirdi ve Anton yere düştüğü anda hakem araya girerek maçı bitirdi. Aradığımız ve ihtiyacımız olan bitirişi aldık ve İbo bu şekilde karnesine bir bitiriş daha ekleyerek intikamını almış oldu. UFC’ye böyle bir bitirişle girmesi ve tüm dikkatleri üzerine çekmesi onun sıralamada daha kolay bir şekilde tırmanmasına ve daha iyi maçlara çıkmasına olanak sağlayacaktır. Ayrıca UFC CEO’su Dana White yazının başında belirttiğimiz gibi İbo sayesinde Türkiye pazarına açılmak isteyecektir. Bu galibiyetle Türk’ler tekrardan UFC sahnesine geri döndüler, belki ilerleyen zamanlarda UFC’yi Türkiye’de izleyebiliriz bile. Anton ise art arda aldığı 4. mağlubiyeti nedeniyle yakın zamanda UFC kadrosundan çıkartıldı.
Gelelim İbo’nun artılarına ve eksilerine. Boks ağırlıklı dövüşüyor ve yumrukları bitirici. Bu maça ısınmadan çıktığı için ve arada kasıklara darbe alıp durduğu için kondisyonunu tam olarak görememişizdir muhtemelen ama ileriki aşamalar için çok daha iyi bir kondisyona ihtiyacı var. Dövüşürken çok savruk dövüşüyor ve sert vuruyor olsa da kontralar ile yakalanıp bitirilebilir, vuruş yemeye açık bir stili var. Tekmelerini de geliştirmesi gerek, maçta birkaç kez dezavantajlı duruma düşmesine sebep oldular. Güreş defansı iyi gibi görünüyor ancak güreş ofansını göremedik, pek güreşmeyi tercih etmiyor. Şu an Sean Strickland’in takımıyla birlikte çalışıyor, eğer doğru kariyer seçimleri yapar ve çok çalışırsa Hafif Ağır Sıklette ilerlemesi mümkün. Türk Spor Camiasının böyle bir zafer karşısında sessiz kalması ve gereken ilgiyi göstermemesi de yine spora olan dar bakış açımızı kanıtlar nitelikte. Devasa medya yayın organları, spor kanalları ve yayıncıları MMA gibi bir spordaki en üst organizasyonda zafer kazanan bir sporcumuzu desteklemiyor ve medyadaki kitlelerine bu başarıyı yaymıyorlarsa bu sporlar bu ülkede büyüyemez zaten. İnsanların dilinden düşürmediği ve 7/24 konuştuğu futbol gibi sporlarda dünyada bir yer edinemiyoruz ancak sürekli onları konuşmaya, maddi ve manevi tüm desteği onlara vermeye devam ediyoruz. Gerçek başarıların ve gerçek sporcuların sayısının artmasını ve destek görmesini istediğimizden biz de kendi üzerimize düşen görevi yaparak sizlere bu hikayeleri anlatmaya ve dövüş sporlarını sevdirmeye devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın.